"Ecehobililere, Ecefobililere, Ece'yi merak eden herkese, bilhassa şairlere Ece'nin çok selamı var.
Bir iddiaya göre, köylerine zorla cami inşa edilen Nazilli'nin Alamut köyüne gitmek, bu aralıkta, yol üstünde olan Ece Ayhan'dan, "Morötesi Requiem ya da Sıkı Fuhuş" adını verdiği ilk romanını, Express'te tefrika etmek üzere almak için 24 saatliğine uğradığım Çanakkale'de kalakaldım. Buraya adım attığım anla başlayan ve aralıksız süren Ece'nin büyük cümlesini ancak onuncu günde kesebildim. Ece, Çanakkale'de saat kuleli meydana açılan Kemalyeri sokakta, sobalı bir evin ikinci katında, dayısının oğlu Ece Deniz ile yaşıyor. Sağlık durumunu gazetelerden öğrenmişsinizdir. Yazılanlar aşağı yukarı doğru. Peşpeşe girdiği ameliyatlardan yorgun düşmüş. Bu yüzden okuyamaz, yazamaz oluşu da onu iyice karamsar yapmış. İçinde, "geri dönüşsüz bir şekilde bazı şeylerin kırıldığını" söylüyor sık sık. Evden dışarı hiç çıkmıyormuş. Aylarca çıkmadığı olmuş. Gelişimden sonra, havalar da iyi gidince, üç kere Donanma kahvesine ve Yalıhan'a gittik. Kolunda biri olduğu hâlde, öbür elinde baston, 50 metrelik bir yürüyüşte bile yoruluyordu ama, bir kere de çıktı mı eve dönmek istemiyordu. 
"Ben geçmişte çok adam kırmışım" ve "sivil itaatsizliğin de bir sınırı varmış" temaları, onda duymaya alışmadığımız yenilikler. Bir de "kendini yıkmak" var, "gençlere, şairlere yol olsun" diye. Bu süreci çoktan başlattığı da pek bilinmiyor. Konuşmalarından şair arkadaşlarının, başta Cemal Süreya olmak üzere bütün İkinci Yeniciler'e hasret çektiği çıkıyor, durup durup özlemle ve lezzetle adlarını sıralıyor. Çok kimse inanmayacak ama, "içinden ağlamak geldiğini" bile itiraf etti.
Şu sıralar İstanbul'da yeniden bir Ece modası çıktığı biliniyor. Yankıları Çanakkale'ye kadar geliyor. Gazeteler, televizyonlar, hatta sosyete dergileri bile onun peşinde. Kültür Bakanı Ercan Karakaş'ın, şairi evinde ziyareti etkili olmuş. Anayasa Mahkemesi'nin şair başkanı Yekta Güngör Özden de telefonla Ece'nin hatrını sormuş. Ama bunların hiçbiri oyalamıyor onu. 
Ece ile "konuşmak" da bir tuhaf. Kesintisiz bir "bilinç akımı" gibi… Ancak lafını keserek, sözü ele alabilirsiniz. Alışık olmayanlar yadırgar ama verevine bir söyleşi çıkar ortaya. Bu konuşma da öyle işte, aşağıdan yukarı da, sağdan sola da okunabilir."

Ümit Bayazoğlu
Express Dergisi, Sayı: 68, 13 Mayıs 1995

“Express Görüşme Notları: Ümit Bayazoğlu'nun
Ece Ayhan İle Yaptığı Görüşmeden Notlar"
Haz: Uğur Yanıkel
YAYINPasaj69.org, Haziran 2016, 18 Sayfa

Okumak İçin Tıklayınız