Yirmi Dört Ay (Hasan Ay)

Yirmi Dört Ay

sesini tanıyıp yol deviren,
dört tekerlekle ve inanmakla bunu,
boynundaki dik kesilmiş yaraya inanmakla,
zaaflarımla değişerek giydiğim ceket,
ne zaman yaksam tütmüyor dumanı,
önüne adın kazınmış bu geminin,
kırmızı harflerle.

iğneyle tek yakası tutturulmuş,
manşetlerini öperek geçsin istiyorum!
yanlışım ve hiciv kök damarlarımda birikirken,
yavaş ve.
ve alnından,
ol istiyorum birleşip tam da marmaradan.

yakın yol, su üstündeler,
şuara gerçektir, inilmiş kör kuyulara,
çıktım sekiz kez, muhteviyatlarda da bunu belirttim,
son kez yuvasına sürülen mermi, elbette patlar,
sanılarak geçirdiğim yüz yıllara.

avucumun içinde iliklediğim,
linç bilinci kırılmasın,
yağmura değerek zaman
al yaşat, ben değilim
gelinliğinin rengi beyaz olmasın.

beni tanısan seversin,
bedel ödemek için taksitlendirilmiş
yirmi dört ay kadar.

Hasan Ay